Çift Danışmanlığı
Çift danışmanlığı sürecinde eşler arasında yaşanan çözümlenmemiş duygusal durumlar ele alınır. Eşlerin çift ilişkisinde hissettiği acı verici değersizlik, yetersizlik, çaresizlik, öfke, kırgınlık, üzüntü, korku ve utanç gibi yoğun duyguların olduğu ve bu acı verici duyguların genelde sağlıksız baş etme biçimleriyle giderilmeye çalışıldığı durumlarda (örneğin yok sayma, umursamama, eleştirme, küçümseme, küsme, mesafe koyma, uzaklaşma, baskılama, boyun eğme, uyumlanma gibi) eşler arasında olumsuz davranış ve etkileşim biçimleri, bir döngü halinde sürekli olarak yaşanmaya başlanır.
Olumsuz etkileşim döngüleri, eşler arasında yaşanan sorunları çözmediği gibi ilişkinin zedelenmesine ve eşlerin giderek daha fazla tükenme, çaresizlik, öfke, yorgunluk, umutsuzluk, yılgınlık veya bıkma gibi çözümsüz durumlar içerisinde bırakır. Bu noktada eşler genelde ayılmayı denemekte, aralarına mesafe koymakta veya boşanmaya doğru gitmektedir.
Çift danışmanlığı süreci, eşlerin öfkesinin veya uzaklaşmasının ardında yatan yukarıda bahse geçen tüm bu his, duygu ve düşüncelerinin gün yüzüne çıkarılması, eşlerin arka planda kalan bu kırılgan duygularını birbirilerine göstermeleri ve bu kırılgan duyguları konusunda birbirlerini anlamaları ve duyarlı yanıt verebilme yetilerini geliştirebilmeleri hedeflenir.
“İki insanın sahici olarak gerçek benliğini bir diğerine açmadığı hiçbir evlilik ilişkisinde, o ilişkiden gerçek bir evlilik hayatı doğmaz.“
Buber (1958, s. 51)
Çiftler arasında yaşanan çatışmaların, bireyin hem kendisinin hem de eşinin duygulanımını yatıştıramamasının bir sonucu olduğu düşünülmektedir.
Danışmanlık sürecinde hem bireyin kendisinin deneyimlediği hem de çiftler arasında deneyimlenen öfke, üzüntü, korku ve utanç gibi acı veren duyguların ve aynı şekilde sevgi gibi bireye olumlu gelen duyguların düzenlenebilmesi üzerinde çalışılır.
Ayrıca ek olarak terapide, yetişkin ilişkilerde birtakım duygusal tepkiler olarak ortaya çıkan çocuklukta karşılanmamış acı veren ihtiyaçların, yetişkinlikte yakınlık ve onaylanma gibi ihtiyaçların ifade edilmesine dönüştürülmesi üzerinde çalışılır.
Bu da çift danışmanlığı yaklaşımımızın en karakteristik özelliğini oluşturmaktadır.
Son on yılda insan işlevselliğine dair daha geniş kapsamlı bir duygu odaklı terapi yaklaşımı geliştirme çabalarımız sonucunda (Goldman & Greenberg, 1995,1997; Greenberg, 2002a; Greenberg & Johnson, 1986a, 1988; Greenberg & Paivio, 1997a; Greenberg, Rice & Elliott, 1993; Greenberg & Safran, 1986; Greenberg & Watson, 2006) depresif, kaygılı ve travma geçmişi olan bireylerin temel maladaptif duygu şemalarına ulaşmaları ve en derin korku, utanç ve öfke duygularını düzenlemeleri ve kendilerini yatıştırmayı öğrenmeleri ve tüm bunlara ilaveten içsel kaynaklarına ulaşarak bu duygularını dönüştürmelerinin, bireysel değişimin merkezinde yattığı fikrine ulaşılmıştır.
Çiftler arasındaki sıkıntıyı azalmanın yollarını ararken, yetişkinlikte yakınlık ve kimliğin onaylanması ihtiyacının karşılanmamasının altında yatan birincil duygulara ulaşmanın ve yakınlık kurduğunuz eşinizin bu kırılgan duygulara duyarlı, yatıştırıcı tepkiler vermesinin duygusal bağın yeniden yapılandırılmasında çok hayati bir rolü olduğu bulunmuştur (Greenberg, Ford, Alden & Johnson, 1993; Greenberg & Johnson, 1986a, 1986b, 1988).
Gottman (1999) ilişkinin yolunda gitmesini sağlayan önemli ögelerden birinin, bireyin kendini yatıştırma becerisi olduğunu bulmuştur. Bu nedenle daha kapsamlı bir yaklaşım altında diğerini yatıştırma sürecine ek olarak bireyin öz yatıştırma süreci de çift danışmanlığı yaklaşımına dahil edilmiştir.