Duygu Odaklı Terapi Nedir?
İnsanoğlunun işlevselliğinin temelinde duygu şemaları yatar. Duygu şemaları, klinik bir görünüm olarak ortaya çıkan patolojinin gelişmesine de neden olur. Duygu şemaları, yetişkin duygusal tepki sisteminin temelidir ve DOT, patoloji anlayışını ve kavramsallaştırmasını, duygu şemalarını baz alarak yapar.
Duygu Odaklı Terapi Süreci
Terapide, üç ana süreci hayata geçirmek suretiyle, danışanları, verimli duygusal işlemlemeye yönlendiririz.
Bu üç ana süreç şunlardır:
(a) erken dönemlerde gelişmemiş bir şekilde kalan, hazmedilemeyen, olgunlaşamamış (genellikle çocukluk dönemlerinde yaşanan ihmal veya istismar gibi travmatik yaşantılardan kaynaklanan) duygusal tepkilerin yeniden geliştirilmesi,
(b) duyguyla biliş arasında bağlantı kurarak içsel adaptif potansiyelin faydalı olacak şekilde hayata geçirilmesi ve
(c) anlam yaratmaya ve bilişle bağ kurmaya izin vermeyecek yoğunluktaki duyguların düzenlenmesidir.
Böylelikle bu üç ana duygusal sürecin uygulanmasına odaklanırız: duyguyu geliştirme, duyguyu deneyimleme ve duygunun düzenlenmesi.
Duygusal Bozukluk
Duyguların fonksiyonel bir şekilde işlemlenmesinde bozukluğun dört ana kaynağı vardır. Bunlar
(a) duygusal farkındalığın yetersizliği; farkındalık düzleminde bedensel duyumların sembolize edilmesinde yetersizlik, sıklıkla birincil deneyimi kabullenmeme ve deneyimden kaçınmayla sonuçlanır,
(b) maladaptif duygusal tepkiler; duygu şemalarından kaynaklanır, sahiplenilmeyen ve işlenmeyen duygulara neden olur, sıklıkla birincil bakım veren ebeveynlerle yaşanan kişilerarası etkileşimlerde yaşanan travmatik yaşantılara dayanır,
(c) duyguları düzenleyememe; duygunun ya aşırı kontrol altına alınmasını ya da çok aşırı, yoğun bir şekilde hissedilmesini ifade eder, sıklıkla erken dönemlerde karşılıklı duygu düzenleme sürecinde yaşanan başarısızlıklardan kaynaklanır ve
(d) öyküsel yapı oluşturmada ve anlam yaratmada yetersizlik; insanların deneyimlerini anlamlandırma ve kendilerine, diğerlerine ve dünyaya yönelik uyumlu ve bütün bir öykü geliştirme yetersizliklerinden kaynaklanır (ör. Çelişkili öyküler, maladaptif öyküler ya da diğerlerini suçlama).
Duygu Odaklı Terapide Sandalye Teknikleri
DOT’ta kullanılan iki ana terapötik görev,
- içsel çatışmalar için kullanılan çift sandalye uygulaması ve
- bitmemiş işler için kullanılan boş sandalye uygulamasıdır.
Çift sandalye diyaloğu, içsel süreçlerin ve danışanın kendine davranma biçiminin ele alınmasını kolaylaştırır (Watson & Greenberg, 2017; ör. Öz eleştirel, kendini ketleyen, kendini susturan gibi).
Bitmemiş iş, kişinin diğerleriyle yaşadığı ilişkisel problemlerin ele alındığı bir uygulamadır. Örneğin, duygusal kırılmalar ve travmatik istismar veya reddedilme gibi özellikle bakım veren birincil önemli ötekilerle yaşanan ilişkisel problemlerin çözümünde kullanılır.
Duygu Türleri
Birincil Duygular
DOT modeline göre birincil duygular, bireyin bir uyarana karşı verdiği duygu şemalarına dayalı içgüdüsel birinci tepkileridir (Greenberg & Paivio, 1997). Birincil duygular, bireyi içinde bulunmuş olduğu çevreye uyumlandırır.
Birincil Adaptif Duygular
Birincil adaptif duygular, örtük bir değerlendirmeden geçen otomatik duygular olarak tanımlanabilir, sözel veya sözel olmayan duygusal ifadeler, davranış eğilimleri ve duygu düzenleme derecesi yaşanılan durumla uyumludur ve bireyin içinde bulunduğu çevreye uyumunu artırır, adaptif olmasını sağlar, bireyin temel ihtiyaçlarını karşılamasını mümkün kılar (Herrmann ve ark., 2007). Birincil adaptif duygulara örnek olarak, kayıp karşısında yaşanan üzüntü (kişiyi ihtiyaç duyduğu, ilgi ve sevgi arayışına yönlendirir), tehdit karşısında yaşanan korku, şiddet karşısında yaşanan öfke (kişiyi korur ve hakkını aramasını sağlar), geri döndürülemez kayıpların karşısında hissedilen yas duyguları ya da işgal karşısında tiksinti hissetmek verilebilir. Birincil adaptif duygular, ilişki bağlarını güçlendirir, öz saygıyı artırır ve kişinin karşılaştığı durumla baş etmesini kolaylaştırır (Greenberg & Paivio, 1997).
Birincil Maladaptif Duygular
Birincil maladaptif duygular da aynı zamanda bireyin bir duruma karşı verdiği ilk otomatik duygusal tepkilerdir ancak sıkıntı yaratan öğrenme deneyimlerine dayalıdır (Greenberg & Paivio, 1997) genelde erken dönemdeki karşılıklı duygusal düzenleme deneyimlerindeki başarısızlıktan kaynaklanır (Schore, 2003; Stern, 1985) ve bireyi şimdiki zamanda adaptif tepkiler vermekten alıkoyar. Birincil maladaptif duygular, vakti zamanında zor durumlar ve koşullara karşı optimal bir duygusal tepki iken artık koşullar değiştiği için bireyin şimdiki yaşamında adaptif değildir. Örneğin, eşinden ayrılan bir danışan, terk edilme duyguları nedeniyle ‘tek başına yapamayacağına’ dair yoğun korku duyguları hissedebilir. Bu terk edilme duyguları çocukluk döneminde yaşamış olduğu kayıp veya terk edilme deneyimlerinden kaynaklanmaktadır. Bu korku, terk edilen çocuk için adaptif bir tepkidir ve çocuğu aktif bir şekilde bağlanma ve ilgi arayışına iter ve bakım verenin ilgili davranışlarını tetikleyebilir. Bununla birlikte yetişkinlik döneminde kişiyi maladaptif davranışlara iter, temel korku duygusu artık duruma uygun olmadığı için değişen koşullara karşı değişime uğrayan faydalı bir duygusal tepki değil artık işe yaramayan eski bir tepkidir. Maladaptif duygular genelde danışanlar tarafında ‘tanıdık bir duygu, eski bir duygu’ şeklinde ifade edilirler; kronik bir nitelikleri vardır ve bu nedenle neredeyse kişinin kimliğinin bir parçası haline gelmiştir.
İkincil Duygular
İkincil duygular, bireyin içsel veya dışsal bir uyarana karşı verdiği birincil temel bir duygusal tepki değildir, daha ziyade birincil adaptif (ör. İhlal karşısında öfkelenme) veya maladaptif (ör. Sevilmediği için utanç hissetme; Greenberg & Paivio, 1997) olabilecek bir duyguya karşı verilen ikincil tepkisel bir duygudur. İkincil duygular, birincil temel ihtiyaçlarla ilişkili değildir ve daha çok birincil deneyimi engeller. İkincil duygular genelde danışanların yakındıkları semptomlarla ilişkilidir ve bu semptomların bir parçasını oluştururlar (ör. Kaygı, depresyon, umutsuzluk, çaresizlik, endişe). İki tür ana ikincil duygu vardır: (a) birincil duyguya (ör. Öfke hissetmek ve öfkeyi ifade etmek yerine korkmak ya da utanmak; bu oldukça yaygın görülmektedir) ya da düşünceye (ör. Aşırı endişeli düşünceler karşısında gergin hissetme) tepki olarak verilen ikincil bir duygu ve (b) bir başka duygu hakkında hissedilen tepkisel duygular ikincil duygulardır (ör. Öfkeli hissettiği için suçluluk duyması ya da korktuğu için utanç duyması gibi)
Aracı
Duygular
Son olarak aracı duygular,
diğer insanları etkilemek veya manipüle etmek amacıyla kullanılan duygusal
tepkiler ve öğrenilmiş davranışlardır (Greenberg & Paivio, 1997). Bu süreç
bilinçli ya da bilinçdışı olabilir. Aracı duygu, manipülatif olabilir ve/veya
ikincil bir kazanç sağlıyor olabilir. Diğerlerini kontrol etmek ya da baskınlık
kurmak amacıyla ifade edilen öfke duyguları ya da karşıdakinin sempatisini elde
etmek için dökülen ‘timsah gözyaşları’ aracı duygulara örnek olarak
verilebilir.
Goldman, R. N., & Greenberg, L. S. (2019). Clinical handbook of emotion-focused therapy. Washington DC: American Psychological Association Press. Goldman, R., Greenberg, LS, & Angus, L.(2006) The effects of adding emotion-focused interventions to the client-centered relationship conditions in the treatment of depression. Psychotherapy Research, 16(5), 537-549.