Kişilik Örgütlenmesi Düzeyi (Bozukluğun Şiddeti)
Kişilik
Kişilik bir insanın hangi bozukluktan muzdarip olduuğnda çok kim olduğuyla ilgilidir. Kişilik, güdüler, fanteziler, karakteristik özellikler, mizaç, duygu, düşünce ve davranışlar bütünü, kişinin kendisini ve başkalarını deneyimleme biçimi, stresle başa çıkma tarzı ve savunma mekanizmaları gibi birtakım psikolojik yapıları bünyesinde barındıran bir yapılanmadır.
Kişilik Bozukluğu Nedir?
Kişilik bozukluğu tanısı, kişinin hem kendi hayatını hem de etrafında bulunan ilişki kurduğu kimselerin hayatını olumsuz manada etkileyen, kişilerin ilişki ve iş hayatlarında işlevsizliğe neden olan ve uzun süredir devam eden bir oluşum gerektirir. kişilik bozukluğundan muzdarip bireyler genel olarak hayatlarında uzun süredir devam eden kaygı, depresyon, değersizlik, yetersizlik gibi olumsuz duygular, birtakım bedensel semptomlar, yeme bozuklukları, bağımlılık, fobiler gibi hayatlarını zora sokan deneyimlerden yakınarak terapiye gelirler.
Kişilik Örgütlenmesi Düzeyi (Bozukluğun Şiddeti)
Yıllar boyunca yapılan klinik gözlem ve araştırmalar neticesinde kişilik sağlığı ve bozukluğunun bir boyut, süreklilik arz eden bir çizgi olduğu anlaşılmıştır. Bu çizginin sağlıklı ucunda hayatın çoğu alanında veya hepsinde sorunsuz şekilde işlev gösteren kişiler mevcuttur. Bu kişiler genellikle tatmin edici ilişkiler kurar, yaşlarına uygun duygu ve düşüncelere sahiptir. Bu bireyler genelde dışsal olaylar ve içsel çatışmalar nedeniyle yaşanan stresli durumlarda nispeten esnek davranabilir, tutarlı bir kişisel kimlik algısını korurlar, dürtülerini duruma uygun bir şekilde ifade edebilir, içselleştirilmiş etik değerlere uygun davranırlar ve ne gereksiz stres yaşarlar ne de başkalarına yaşatırlar. Çizginin şiddeti bozukluk ucunda ise sorunlara ve sıkıntılara katı bir şekilde tepki veren, uyum bozucu veya çok daha ağır sonuçları olan savunmacı yollara başvururlar ve gerçekliği değerlendirme yetilerinde sorun yaşarlar, duygularını düzenlemekte sorun yaşarlar ve zihinselleştirme yetileri gelişmemeiştir.
Nevrotik Örgütlenme Düzeyi
Nevrotik düzeyde örgütlenen kişilerin belirli birtakım streslere verdikleri tepkiler nispeten daha sınırlı bir alanda yayılmaktadır. Bu spektrumdaki kişiler genellikle depresif, histerik, fobik ve obsesif-kompulsif semptomlara sahiptir.
Bu gruptaki bireyler genellikle belirli bir alanda zorluk yaşarlar, ilişkileri nispeten daha iyidir, genelllikle çatışma alanı bireyde kaygı uyandıran belirli bir duruma yöneliktir; örneğin sosyal ortamlarda hissedilen kaygı, kendine yönelik aşırı eleştirel ve suçlayıcı tutumlar, otorite ile yaşanan sorunlar, temizlik ve düzen obsesyonları gibi daha ziyade içsel bir huuzursuzluk ve çatışma yaşarlar.
İlişki ve iş hayatlarında genel olarak daha uyumlu ve iyi bir gidişat sergilerler.
Borderline Örgütlenme Düzeyi
Bu örgütlenme düzeyindeki bireyler genel olarak duygularını düzenleme noktasında daha fazla zorluk yaşar, yoğun depresyon, aşırı kaygı, boşluk, değersizlik, utanç gibi acı veren duyguların yoğunluğu ve baskısı altında ezilirler.
Daha fazla ilişki sorunları yaşarlar, uzun süreli yakın ilişkiler kurmakta zorlanırlar, ya yüzeysel ya da aşırı bağımlı ilişkilere meylederler. Oldukça istikrarsız bir iş hayatları olabilir, fazla iş değişikliği, uzun süreli bir yerde çalışamama, çok farklı alanlarda işlere atılma, kararsızlık, dürtüsellik, kararsızlık, istikrarsızlık, düzensizlik gibi deneyimlerden yakınırlar.
Bu bireylerde madde bağımlılığı, rastgele cinsel ilişkiler, riskli işlere atılma, aşırı alışveriş ve para harcama, aşırı borçlanma, kendine zarar verme, başkasına zarar verme eğilimleri, saldırgan, düşmancıl ve şüpheci davranışlarda bulunma gibi zorluklar yaşanır; ve bu zorluklar kişilerin uzun süreli ilişki ve iş hayatı kurmalarını engeller.
Psikotik Örgütlenme Düzeyi
Psikotik örgütlenme düzeyinde olan bireylerin gerçeklikle bağlantıları koopuktur. Bu bireylerde aşırı genelleşmiş, somut veya tuhaf düşünce şekli, sosyal açıdan uygunsuz davranışlar, yaygın ve şiddetli yok olma kaygısı, otistik geri çekilme ve içe kapanma, şüpheci eğilimler, çarpıtma, sanrısal düşünceler, parçalanma ve dağılma kaygıları, yoğun depresyon gibi görünümler vardır. kimlik dağılması, depersonalizasyon, fantezi ile gerçek dış dünyayı ayırt edememe, ilkel savunmalar, gerçekliği değerlendirme yetisinde aşırı bozulmalar görülmektedir.